Hakkımda

Bursa/Yenişehirde gözlerimi açtığım söylendi. Sonra da yavaş yavaş büyümeye başladım.


Çocukluğumda genelde kendi başıma takılırdım, bunun faydalarını gördüm. Hayal güçüm etkilenmiş olmalı. Tabi genetik bir etkilenme de söz konusu olabilir. Babamı küçük yaşta kaybettim. Pek fazla bişey hatırlamıyorum, ama bir gece ağlıyorum diye bana bir çizim yapmıştı hala hatırlıyorum onu çok güzeldi. Sonraki zamanlarda bende etrafımdaki kolay çizilecek hayvanları çizmeye başladım. Eserlerimi yayınlama ihtiyacı duydum. Çizdiğim seyleri evimin duvarlarına asmak için bir çekiç ve bir sürü çivi aldım. Duvarlara bir sürü çivi çaktım. Eserlerimi yayınlamanın mutluluğunu yaşarken babaannem tarafından mutluluğumun doruk noktasında azar işittim. Küçük sergim aynı gün kapandı. Kimseye ulaşamadım. Ama yılmadım...

Gün geçtikçe yeni uğraşlar buldum kendime. Çamurla şekiller yaptım, kibrit kutularından robotlar(iç kısmını itince robot olan kutular), ağaç parçalarından türlü oyucaklar...

Biraz daha büyüyüp okullu oldum. 1. sınıfta 6 tane sınıf arkadaşım vardı. 6 kız ve ben ama birleştirilmiş sınıftı 2 ve 3 lerde vardı. Öğretmenlerimiz çok iyiydi. aşkam içip sabah dersimize giriyorlardı kafaları bir milyon. Bol bol tenefüs yaptık. 2. sınıftan sonra taşımalı sistemle Yenişehirin bir köyü olan Subaşı'da okuluma devam ettim alışmak hiç kolay olmadı.

İlk gün klasik öğretmen korkutmaları gözümü çok korkutmuştu. Eve geldim ve anneme okumak istemediğimi söyledim. Beni okuldan aldılar ve kendi kendime ilkokulu bitirmedim tabiki annem ertesi gün beni tekrar okula yolladı. Gel gün git gün alıştım okula meğerse öğretmen melekmiş dünyaya nasıl olduysa düşmüş. Hala görüşürüz kendisiyle evinde misafir eder beni. Halil Öztürk (Süper ilk okul öğretmenim). Oğlu en yakın ilkokul arkadaşımdı. (Diğer arkadaşlarım hiç kusura bakmasın.) Arkadaş çok iyi çiziyordu, banada çizim yapma konusunda çok güzel teknikler kazandırdı sağ olsun. Resim dersleri en sevdiğim derslerdi.

Bir kaç sene rüzgar gibi geçti ve orta okul geldi. Resim öğretmenimiz değişti ne yapsam illa silip burasını şöyle yapmalısın diyor demekle kalmıyor silip düzeltiyordu(bozuyordu). Sütün önemini anlatmak için iskelet bir çocuk çizdim süt içen ve kemiklerinin geliştiğini söyleyip süt tavsiye eden. Lakin hocam beni anneme şikayet etmekle tehdit etti. Psikolojik sorunlarım olduğunu düşünüyordu sanırım, iskelet çizdiğim için. Bence mantık hatası vardı bu işte :) sütün önemi daha güzel nasıl anlatılabilir ki.

Yine orta okul zamanı elektronik olaylara pek merak saldım. Her türlü elektronik aleti açıp içine bakma hevesi başladı. Annemin çeyizine koyulmuş ahşap bir radioyu parçaladım tabiki dışarıdan belli olmuyordu, içinde ne kalp ne bağırsak kalmıştı. Annem bunu fark edince çok büyük azarlar işittim. Hala aklına geldikçe söyler. Oyuncak dinamolarıyla sistemler yaptım, minyatür icatlar vs vs vs.

Orta okul yıllarını şu anda ismini hatırlayamadığım sınavla sonlandırdım (liseye giriş sınavı gibi bişey). Sınavlara her gittiğimde amcamlarda kaldım ve ilk defa güzel bir bilgisayarla tanıştım, tabiki bilgisayar oyunlarıyla da. İlk olarak Return the Castle Wolfenstein oynadım. Tam manasıyla oynayana kadar inamım gevredi. Bir anda birçok tuşu kontrol etmek hiç kolay olmadı. Sınav gecesi geç saatlere kadar oynadım. Ertesi gün sınav. Sanırım 1-2 hafta sonra yatılılıkla ilgili sınav vardı. Onunda gelmesini iple çektim. Ve bir kaç kalacak yer seçeneği içinden tabi ki amcamı seçtim. O gecede oyun :) ertesi gün sınav.

Sonuçlar geldiğinde lise olarak Yenişehir Anadolu Lisesini  kazandım. Yurt olaraksa Bursa Ali Osman Sönmez A.T.L. , T.L. ve E.M.L. yi kazandım. Anadolu lisesine gitmedim, meslek lisesini tercih ettim. Meslek tercihlerimi şu şekilde yaptım - elektronik, bilgisayar, makina, boya-apre. Seçeneklerimi vermek için sırada beklerken herkesin bir enayiden bahsettiğini duydum. İlginç geldi sözde salağın biri 5.00 diplomayla meslek lisesine gelmiş. Ama ben o çocuk hakkında hiç öyle düşünmedim. Korkuyordum elektroniğe notum yetmez belki beni seçmezler diye, ya da bilgisayara. Sıra bana geldiğinde o zamanlar tanımadığım yurt müdürmüz Cengiz Özbek "vay demek o 5.00la gelen enayi sensin. Oğlum bir anadolu lisesine gitseydin ya." dedi. Herkes bana bakınca çok utandım. Hala giremeyebilirim iztediğim bölüm gelmez belki dedim...

Sonuçlar açıklandığında liste başındaydım. Sınıftada alay konuşu oldum, aşağılandım. Köyde o notu yapmak çok kolay dendi. Bunu diyen benim köylüm Bursada okumuş bir çocuktu tesadüf aynı sınıfa düştük. Yarı yılın sonunda çocuğun bişey diyecek yüzü kalmadı. 2. sınıfta teknik lise için seçim yaptım. Bölümümü bilgisayar yaptım. Bu elektronikçi mantığıma(her elektronikci bilgisayarcı olabilir fakat her bilgisayarcı elektronikci olamak) çok ters bir durumdu fakat bir anlık evet deyişimle bilgisayarcı oldum. Bu aralar şiirimsi yazılar yazmaya heves ettim bir defter tuttum her gece yazdım; ıkındım, sıkındım laf salataları yaptım liseli liseli. Şimdi aynı defteri bulup baktığımda kendimden utanıyorum (amma saçmalamışım). Aynı zamanda çizim arşivimi de oluşturmaya başladım. Derslerde çizdim, yurtta çizdim orda burada bir sürü çizdim. Lisenin haber dergisine çizmem istendi fakat kendime olan özgüven eksiğim bana bunu yaptırmadı (eşek ben).

Öss geldi çattı. Dershaneye gitim 3. sınıfta. Dershaneye kayıt sırasında şunu öğrendim "Arap öpmekle dudak kararmaz." Benim 1.600liraya gittiğim dershaneye arkadaşım 1.200 liraya gitti güzel bir pazarlıkla.  Hiç kasmadım kendimi yata yata bir yıl geçirdim denebilir. Arkasından Bursanın yüksek rakımlı bir yerindeki yeşillikler içinde antik bir okulda sınava girdim. Girerken gördüğüm manzara biraz garip geldi. Millet anasını, babasını 7 sülalesini toplamış bir sepet dolusu yiyecekle sınava gelmiş, garip geldi... Sakince sınavımı bitirdim çıktım. Soruların cevaplarını TRT2 den saat 14.00 de aldım, Çok mutlu oldum. Uçuyordum resmen, zıpır zıpır zıpladım evin içinde. Dershanemizin güzel yönlendirmeleriyle tercihlerimi yaptım(neredeyse hiç ilgilenmediler, meslek liseliyim diye sanırım).

Sonuçlar sevindirdi beni kazandım Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümü. Roman gibi üniversite isminden bölüme kadar. Herkes haritadan bakmış, deniz kenarında bir üniversite olarak hayal etmiş, ne fantaziler kurmuşlar kendilerince :). Haritadaki yerine sadece Bursaya yakın bir yer olsun diye tercihler sırasıda bakmıştım.  Kayıt yaptırmak için sağa sola yeltendim. Millet işini bırakıp benle ilgilenmedi kabak gibi kaldım ortada. Son gün kayıt yaptıracaktım. Hiç gitmediğim için bilmiyordum ne kadar sürer, gece 11de yola çıktım. Meğer bir saatten sonra gece belediyeler çalışmıyormuş. 5km kadar yürüdükten sonra bunu öğrendim. terminale gittiğimde en erken arabanın saat 6 da olduğunu öğrendim. Sabaha kadar terminalde sefil beynim yüzünden bekledim. Balıkesire vardığımda Nef. le tanıştım. Nef ne ya! Balıkesirde bir milleti dinleyip yurda kayıt olaylarını duydum. KYK'ylada tanıştım. Kayıt oldum. Tabi ki kayıt olurken her genç üniversitelinin karşılaştığı gibi bir sürü iyi niyetli abiyle tanıştım. Yurdun ne kadar kötü olduğunu, eroin bile kullanan insanların olduğunu, evde kalmanın faydalarını, cemaat mantığını anlattılar. 3yıllık yurt tecrübem beni yurtta kalmam gerektiği konusunda uyardı. Tabi ki de gitmedim :)

Her öğrenci en az bir yıl yurtta kalmalı, eylenceli bir durum.

Sınıfımız çok süperdi. Sınıf arkadaşlarım o kadar birbirine bağlıydı ki Nef'in bütün bölümleri arasında gelmiş geçmiş en kaynaşık sınıf olduğumuzu söyledi öğretmenlerimiz. "Güzeldi" yazıyorum; geçmiş zaman olduğu için yoksa sınıf ortamında bir değişme olmadı hala arkadaşlığımız sürmekte.


Emin hocayla tanıştık tedirgin tedirgin. Adam meğer melek gibi biriymiş. (Ben öyle sanmışım. Normal bir insandan pek bir estrası yok ve kırıcı özelliklere sahipmiş. 19.02.2015) Bir ekip kurduk Emin hocamla beraber sınıf arkadaşlarım ve alttan üstten bir kaç arkadaş. 3 yıl beraber çalıştık Emin hocamla, hafta sonları gece yarılarına kadar bazen de sabahlara kadar :) Çok güzel günler geçirdik. Güzel geçen zamanlar çabucak geçiveriyor. Neyse beraber bir oyun yazdık 2D online bir oyun elektrogame. İsmi ilk baştan garip geliyor, biz ismini ilk koyarken öyle gelmişti hatta geçici bir isimdi bu bulamadık daha iyisini, böyle kaldı. Emin hocamın çok emeği var benim üzerimde (Benim de onlar üzerinde kaldı ama 19.02.2015). Adam birşeyler yapabilelim diye hep gazladı üniversitede. Ben tembellik ettim geliştirmedim çok kendimi. Şimdi başmı daşlara vuruyorum :) ama akıllandım artık çiziyorum tablet de aldım, takılıyorum kendimce. Tabi KPSS belası var başımızda onunla uğraşmaca. Başka birşeyle uğraşınca içimde bir sıkıntı oluyor.

Lanet olası KPSS :)

2011 de Hüseyin Güneş'le birlikte Balıkesir'de kaldım. KPSS çalışmaktı amacım ama yine gaza gelip çalışamadım. OLMADI.
(Hamster)
------------------------------------------------------------------------

30,11,2012 de askerlikle ilgili sınavlara Balıkesir'e geldim sınava girdim çıktım birde ne duyayım şu saatten sonra askersiniz dışarıda ona göre davranın kavga etmeyin, şunu - bunu yapmayın dediler içimi bir heyecan kapladı. :) 12.12.2012 gibi bir tarihte millet nikah günü falan almaya çalışır bense o gün acemi birliğimin kapısından içeri girdim ve 5 aylık hapis hayatı başlamış oldu. Acemi birliğim 15. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı  Amasya'ydı. Öğlen 14 civarı giriş yaptım. hayatımda en çok küfür etmeye başladığım yer burasıydı. Başladığım yer diyorum çünkü usta birliğinde de çok fazla kendisine küfür ettirmeyi seven insanla karşılaştım.

Amasya'yla ilgili küçük bir anım var paylaşayım hemen. Bizim bölükte 3 tane Mehmet Doğan vardı ve bunlardan birisi kısa dönem askerlerin içinde ilk birliğe katılan askerdi. Yemin törenine yaklaştığımız günlerde 2.Havan bölüğü komutanı Ünal Binbaşı bir emirle Mehmet Doğanları yanına çağırdı. Lakin diğer iki Mehmet hasta olduğu için revirdeydiler. Bu yüzden sadece ben gittim. komutan bana ilk gelenin ben olup olmadığımı sordu. Bende olmadığımı söyledim. Ama o bundan sonra ilk gelen sensin dedi :) yemin töreninde yaş kütüğüne plaket çakacak, tugay komutanı ve Amasya valisinden ödüller alacaksın dedi. benim için heyecanlı olan bir kaç günün ardından yemin töreni geldi çattı ve görevi başarışlı bir şekilde yaptım.

Tören bitti dağılıyoruz derken daha önceden gelmemeleri için anlaştığım ailemi tören alanında görünce gözlerim doldu hıçkıra hıçkıra ağlamamak için kendimi zor tuttum :) Hatta bu yazıyı yazarken bile birden içimi garip bir duygu kapladı. Dayım sağolsun hepsini toplayıp getirmiş :)

Acemi birliğinden sonraki durak 1. Mekanize Piyade Tugayı Doğubayazıt / Ağrı. Usta birliği olarak burayı internette görünce içim kararmıştı ama hissettirdiği kadar korkulacak bir yer değil hatta doğunun güzel memleketlerinden biri. Her neyse güzel dostluklar ve geçen yoğun bir zamandan sonra terhis oldum :)

------------------------------------------------------------------------

Askerden gelince Malum kişilerin kurduğu bir etüd merkezinde çalışmaya başladım. Herşey çok güzeldi verilen gazlar, vaad edilenler vs. 5 ay her şeyini yaptım merkezin lakin özel sektörün söylenen sözleri verilen vaadleri bir anlık düşünceyle değişebilir sizi güzelce kullanabilirler :) Evet kullanıldım. Ama hayatıma güzel tecrübeler kattı bu olay. Hani derler ya "Dayına Bile Güvenme" dayıma güvenirim. Ama bazı insanlara güvenmemem gerektiğini öğrendim.

Uzatmaya gerek yok oradan sağlam bir gazla çıkıp Balıkesir Yediiklim Eğitim kurumlarında KPSS kursuna yazıldım. İlk denememden Allah " Yürü Ya Kulum" dedi ve sağlam bir gazla güzel bir çalışma performansı elde ettim. Sınav sonunda 87 Puan aldım ve tercihler için ne kadar çok uğraşsam da 19 tercihi özenle 20. tercihi sallayarak yaptım. Geri kalan 5 tercihimde ise doğunun en tatlı can alıcı yerlerini yazdım. Sonuçlar açıklandığında Allah'ın sevgili kulu olduğumu anladım. Salladığım tercih olan

Günyüzü Ortaokulu Cihanbeyli/KONYA'ya yerleştim. Şimdi mutluyum :)


Yorumlar